BIR ADANALıLAR BIR DE FRANSıZLAR ANLıYOR! İşTE 'ANARYA', 'CARDıN' VE DIğERLERI...

Adana yeme içme kültürüyle olduğu gibi doğal güzellikleri ve sıcak kanlı insanlarıyla hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak destilasyonları arasında yer alıyor. Adana ayrıca günlük hayatta kendine özgü konuşma dili ile de dikkat çekiyor. İşte yalnızca Adana'da duyabileceğiniz o kelimeler...

Kendine özgü şivesi atasözleri ve pek çok dikkat çekici söz öbekleri ile Adana ülkemizde farklı bir şiveyi barındırıyor. Özellikle Adana halkının kendi arasında sıklıkla tercih ettiği şive ile gün içerisinde sıklıkla bu konuşmayı duymak mümkündür.

Her biri farklı anlamlara gelen sözcükleri kullanarak özellikle günlük yaşama renklilik katan Adana şivesi günümüze Adanalı olmayan kişiler tarafından da kullanılmaya başlanmıştır. Bu farklı söz öbekleri ve atasözleri gibi durumlarla beraber Adana şivesini günlük yaşamda pek çok alanda kolaylıkla kullanmak mümkündür.

Halk arasında kullanılan ve sadece Adana’ya özgü olan bu sözcükler rahatlıkla pek çok durum için kullanılabilir. “ Kapıyı biraz kındır” odanın havalanması açısından söylenen sözlerden biridir

ADANA'DA FIRANSIZCA ETKİSİ

Adana'da geri vites ya da geri gitmek anlamında kullanılan "anarya" sözcüğü, Fransızcadaki ‘En arrière’den alınmış olduğu bilinmektedir. Büyük fare anlamındaki "cardın" da yine Fransızca bahçe demek olan "Jardin" den. İşgal yıllarının yerel ağıza etkisi olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle Arap kökenli insanların yaşadığı Adana’da tek bir şivenin konuşulduğunu söylemek imkansızdır. Adana şehir merkezinden uzak bölgelerde farklı şiveler konuşulmaktadır. Adana’nın komşu illerine sınır olan bölgelerde bu komşu illerin şiveleri konuşmaktadır. Adana’da genellikle Pozantı – Tufanbeyli – Feke ağızları (şiveleri) konuşulmaktadır.

Karnaval coşkusu 12'nci kez Adana sokaklarında yaşanacak

Ayrıca Adana’da eski Türkçe kelimelerde halen şive olarak kullanılmaktadır. Her ne kadar yazı dilinde kullanılmasalar da günlük konuşmalarda kullanılıyor. Abov, dönek, dam, he, cibinlik, darı, kele, namazla, ökenmek, teker, zaar, vallaha gibi Adana yöresine ait ifadeler hâlâ bilinmekte ve kullanılmaktadır.

Adana’da konuşulan dil bakımından bazı örnekler verecek olursak şunları söyleyebiliriz. Örneğin “Gece”ye “Ver-geç” denilmektedir. Ayrıca “Cahil”e “Cahal”, “Otobüs”e “otobos”, “Gazete”ye “Gazata” denilmektedir.

Adana’da özgü kelimeler ve konuşulan bazı eski Türkçe kelimeler ve anlamları ise şöyle; Az önce: Bayahtan

Patlıcan: Balcan

Tohum: Bider

Domates: Banadura

Aralık: Gındırık

Bahraç :Ayran ya su konulan kap

Ölük : Ölmüş

Kapsalık,kaspalık,gaspalık,gapsalık : Bahçe kapısı (Gaspalığı aç da içeri girsinler)

Firez : Tarlada kalan ekin sapı.

Dikeç : Kazık

Bük : Çalı ve diken topluluğu.

Pür : Çam yaprağı

Çot : Üstü kesilmiş ağaç bedeni.

Gamalak-Kamalak: Çam kabuğu gövdesinden soyulduğunda, gövde ile kabuk arasında bulunan yumuşak kısım.

Firik : Olgunlaşmaya yakın, olgunlaşmamış erik,çağla gibi meyve, buğday ve mısır

Göbelek : Mantar

Avarlık : Ailenin ihtiyacı için, evin bahçesine ekilen sebze. Ayın Puharı(ayan por): Eyyam-ı Buhar, Ağustos ayında çöken buharlı hava

Siyek : Saçak.

Cırlavuk, cırnavuk : Ağustos böceği.

Tomus : Temmuz ayı

Şıkırdım gibi : Bütün dallardaki meyveler olgunlaşır, çok fazla.

Gölük : Yük taşıyan at, beygir.

Toğga : Sıcak veya soğuk olarak içilebilen, ayran ve dövme ile yapılan bir çorba çeşidi.

pilavlık : Çocuk oyunlarında etkisi olmayan kişi, küçük çocuklar.

demlik : tamamen ( Benle demlik mi konuşmayacaksn)

sına, sinam : Deneme.

Yörep: Yokuş

Anariye : Geri( Anariye anariye gel bakalım)

Bocit : Sürahi

Peşkir : Havlu

Dirgen : Tırmık

Çapıt,çabut : Kumaş Parçası,bez

Bayak : Biraz öne, az önce ( Bayak gelseydin görüşürdün)

Kele : Kadına hitap şekli(Kele Bacım gibi......)

Tummak : (suya)Dalmak

Gaçıl : Yol Açılmasını İstemek,Çekil. ( Kenara gaçılın)

Helke : Kova

Gıska : küçük soğan

Celfin: Genç tavuk

Endeni :Endeni sözcüğü onu anlamında kullanılmaktadır.

Örnek:Ende örtüyü getir,masanın üzerine ört. (2.e uzatılır)

Cücük :civciv anlamında kullanılır.

Bulamaç: Nişasta, su ve şeker ile yapılan besleyici çorba.

Seyirtmek, seğirtmek :Koşmak anlamında kullanılır. Örnek:Çocuk şurdan biraz önce seyirtti.

Cardın:İri fare

Yayyık :Bazen tek y ile de söylendiği olur.Ayran yapmak için kullanılan küp şeklindeki tahta veya deri kutu. Örnek ün akşam yemekte yayyık ayranı içtim.

Zaar :Zahir sözcüğünden gelmektedir.Belki anlamında kullanılır. Örnek:Zaar sizin çocuk yarın gelir.

Bakale :Bakale sözcüğü bakmak anlamında kullanılır. Örnek:Bakale buraya gel bi! Balım :Bu sözcük bakalım anlamında kullanılır. Örnek:Gel balım nereye gidiyorsun. (a uzun okunur)

Cıncık :Cıncık sözcüğü cam anlamında kullanılır. Örnek:Çocuk tüm cıncıkları kırdı.

Tez :Bu sözcük yöremde çabuk anlamında kullanılmaktadır.

Mustağak :Bu sözcük yöremde layik anlamında kullanılır. Örnek:Mustağakını sonunda buldun işte.

Elcek : oyuncu bilye

Gülle : bilye

yalak: çukur yer

angara : siyah-beyaz renkte olan tavuk

halbur: buğday elenen elek.

sarat :seyrek elek.

urupla: buğday ölçmede kullanlan en küçük kap.

çelik: buğday ölçmede kullanılan yaklaşık 10 kg buğday ölçen tahtadan yapılmış kap.

gırat :yaklaşık 22 kg buğdaya verilen ad.

bibi: hala

çitil : küçük helke, kap

çokuşmak: toplanmak, kalabalık olmak( Bi adam görünce hemen çokuştunuz)

meşe: eraltı( e uzun okunur)

manca: domates salatası

bıldır: geçen yıl

çullanmak : üzerine çökmek (Baktım ki adamın üzerine hepsi çullanmış)

culuk : hindi

depitmek : ayağı ile yitmek

depik : tekme

zumzuk :yumruk

dellenmek: sinirlenmek (Sen dellendin mi mustafa abi.Dellendirmeyib beni.)

süven : tarlanın kenarlarına çakılan düzgünce ağaç

gabala : ölçüsüz, tartısız alınan iş, eşya ( Şu domateslere gabala 3 bin vereyim)

gicişmek : kaşınmak( Sırtım gicişiyor baksana bir)

herslenmek : kızmak ( Ya bu kadar herslenmene gerek yok aslında)

katık : ayran

mahana : bahane (Ölüm gelirse hepsi mahana işte)

malamat: rezalet, rezillik ( Malamat olduk millete)

seğen : kaşık madeninden yapılmış kap ( Seğene çorba koysana)

şaplak : tokat

çimmek : yıkanmak

dulda : güneş ve rüzgardan korunacak yer (Şöyle duldaya geçelim rüzgar sert esiyor)

cemkirmek, çemkirmek : büyüklerine karşı saygısız davranışlarda bulunmak, söz söylemek.

öykünmek, ökünmek : Yaptığı hareketin aynısını yapmak.(Ağzıma ökünme dedim sana)

ekkeş: ukala, çok bilmiş ( Şu Ahmet de çok ekkeş)

devlisi gün: sonraki gün

süngüç: baş parmak ile işaret parmağı arasındaki uzunluk

davış . söylenti

zıypmak, zıypınmak : yüksek bir yerden kaymak

zarpadanak, carpadanak: aniden

yekinmek : kalkmak (nereye yekindin böyle)

cebelleşmek : tartışmak, birisiyle uğraşmak (Ya ben kendi canımla cebelleşiyorum)

pısmak, pusmak : saklanmak

pimpirikli : evhamlı

çingil : omuz

hombil, hombili : sırt

zibil :gübre, hayvan artığı

soyka : ölen kimsenin elbisesi

acar, acer : yeni

covsıtmak : duyurmak

vırtzırt: ani olarak, zamansız

iliksiz : argoda sevgi hitabı (İliksiz hoşuna gider değil mi?)

omisilli : iyi, güzel, hoş ( Omisilli ağaç ne hale gelmiş)

pıstanpatır : saklambaç oyunu

hapahap olmak : aniden karşılaşmak

yumuş uşağı : bir kimsenin her dediğini yapan ( Sen yumuş uşağı olmuşsun)

tinkitmek :sektirmek, yerinden oynatmak( Seni tinkitirim buralardan)

dıkılmak :girmek

ninemeli : neme lazım

çarkıt : eskimiş, hurda haline gelmiş ( Araba çarkıt olmuş)

vıykırmak : feryat etmek

cılkı çıkmak : özelliği bozulmak

guşanmak: giyinmek ( Düğüne gideceğiz şöyle bir güzel guşanalım)

teleme: keçi sütüne incirin kozağının sütünü damlatarak yapılan tadı güzel yiyecek (peynir çeşidi diye de geçer bulmacalarda)

ede: kardeş

agam : kardeşim

küncü : susam

cıkıl : bozuk para ( Bu cıkıl paraları ne yapacaksın)

cıkıl,cakıl : küçük taş parçaları( Buraya kim cakıl dükün dedi)

Pinnik : kümes

pırtı: elbise

kürrük : minik tay

fol : tavuğun yumurtlaması için bırakılan yumurta

folluk : tavuğun yumurtladığı yer

goz : ceviz

galli : sincap

cazzıtcuzzut: tahteravalli

erinmek : bir işi yapmak istememek ( Ders çalışacağım ama eriniyorum)

süzek :süzgeç

kilden : su kaşık madeninden yapılmış küçük tas.( Kildenle bana bir su versene)

leğen :İçinde çamaşır yıkanılan yayvan ve çukur kap.

sini : tepsi

üfelemek: ovalamak

gallep: güvercin

hımbıl: mızmız, işi yavaş yapan kimse

sedir : divan

sehen : tabak

ilişkir : et sucuğu

kertiş :kertenkele

taman: hani (örnek:Bize gelecektin taman, neden gelmedin?)

kepmek :çökmek (Ev adamın üzerine kepmiş.) ( ölen kişi içinde söylenir.Örneğin; Adam dün kepmiş gördün mü?)

tosbaa, tusbaa: Kaplumbağa

Adana’nın en önemli özelliklerinden birisi de kendine has bir lügati olmasıdır. Bu başka şehri görecek herkes için günlük hayatta sıkça kullanılan bambaşka bir kelimeler...

Anarya: Geri vites, ya da geri gitmek. Fransızcadaki ‘En arrière’ lafının okunuşudur aynı zamanda. İşgal yıllarından kalma bir söz olarak Adana lügatindeki yerini almıştır.

Araya gitmek/vermek: Boşa gitti, değeri bilinemedi, ziyan oldu.

Avel: Aptal anlamında. Aval aval bakmanın bir türü.

Banadura: Domates Baldırcan/Balcan: Patlıcan

Bayaktan: Az önce

Bici bici: Dünyanın en orjinal ve en güzel tatlısı. İçinde buz, pişmiş nişasta, pudra şekeri bulunur. Üzerine de kırmızı bir şerbet dökülür. Hemen hemen her köşe başında, özellikle yazın bulunabilir. Sadece “bici” diye de ifade edilebilir.

Bıcı bıcı: Bici bici’yle karışmaması hayati önem taşıyan, banyo yapmak anlamındaki çocuksu ikileme. “Bir gel de bıcı bıcı yiyek” diyerek hava atmaya çalıştığınız Adanalı arkadaşınızın bir kaşının stratosfere yükselmesine sebep olabilirsiniz.

Belik: İki yandan örgü.

Bocit: Sürahi. “Boca etmek” yani dökmek anlamında sözden türemiş olması muhtemeldir.

Cardın: Büyük fare. Misal Fransızcada bahçe anlamına gelen “Jardin” (jarden diye okunuyor) kelimesiyle anlamsızcasına benzerliği var ama, muhtemelen alakası yoktur…

Cılk: Çürük. Bozulmuş, kokmuş yumurta

Cındırık: Etin içindeki sinir. Adana’da yolunuz bir kasaba düştüyse, mutlaka “Cındırıksız et” istediğinizi söylemeniz gerek.

Cıncık: Cam ve cam eşya

Cibiliyet: Geçmiş. Cibiliyetsiz, geçmişi olmayan, soysuz anlamında. İğrenç bir insan yani.

Cücük: Herhangi bir meyvenin, bitkinin ya da o tip yiyecekle alakalı şeyin en küçük yeri. Misal soğanın cücüğü, en ortasındaki bölümüdür. Adana’da soğanın cücükleri bir araya toplanır, hafifçe yağda çevrilir, sonra da üstüne nar ekşisi dökülür ve afiyetle yenir mesela.

Cülük: Kanatlı hayvan yavrusu. Misal civciv. Kuzen anlamında mesela “Emmimin cülüğü” gibi de kullanımları vardır.

Çimmek: Yüzmek.

Çömçe: Kepçe

Çul: Kilim.

Daraba: Kepenk

Darı: Mısır

Devrisi gün: Sonraki gün, ertesi gün

Dinelmek: Ayakta durmak. “2 saattir sıcağın alnında dineliyorum”

diyerek sizi bekleten birine kızabilirsiniz mesela.

Döş: Göğüs. “Döşünü kapa da üşütme” şeklinde cümle içinde kullanımı yaygındır.

Eftik: Atıştırmalık yiyecek. “Eftiklenmek” şeklinde kullanıldığında, abur cubur yemek anlamına gelir.

Eke: Güçlü erkek, kibirli, ukala.

Elikmek: Utanmak, çekinmek. Misafire “buyurun niye almıyorsunuz” manasında “elikmeyin elikmeyin!” denir.

Enik: Yavru köpek

Eşkere: Boş konuşmak

Gadasını aldığım: Kurban olayım. Günah, suç, kabahat

Galan: Artık, hadi. “Galan gel de gidek” dendiğinde “Sabrım tükeniyor bak, yakında gelmezsen fena olacak” anlamı çıkabilir.

Ganeri: Yavaş olmak, tembel adam, mezbaha.

Gellebicin: En iri tatlı su balığı anlamındaki söz. Daha çok Seyhan baraj gölündeki enteresan, Japon balığına benzer tatlı su balıkları için kullanılır.

Gıllik: Küçük

Gıllicik: Küçücük. Cümle içinde kullanıldığında cılız, perişan gibi anlamlara da gelebilmektedir. Örneğin “Necati’nin oğlanı gördün nü, nişanlısıynan işler bozulunca gıllicik kalmış!”

Gottik: Küçük. Gotik mimari ve çok sonrasında gelen kaşı gözü simsiyah boyayıp sürekli mutsuz takılma modası olan “gotik” olmakla ne alakası var diye sorarsanız, hiçbir alakası yok.

Göynek: Gömlek

Helke: Kova

Heye: Evet

Hipo: Çamaşır suyu

Hoşşik: Şımarık, Hoppa.

Kelle: Kişi

Kertiş: Küçük sarı kertenkele

Kıytırık: Uyduruk

Kındırık: Aralık. Misal kapının ya da pencerenin aralık kalması durumlarında kullanılabilir.

Kopil: Küçük

Küncü: Susam

Laylon: Traktörün arkasındaki römork. Römork kelimesinin nasıl olup da ‘laylon’a dönüştüğü, hayatın en büyük gizemlerinin başında geliyor.

Mavra: Geyik muhabbeti. Su değirmenine de deniyor.

Malamat: Rezil olmak. Rezil rüsva olmak anlamında “malamat olmak” diye de kullanılır.

Manık: Kedi yavrusu

Mırra: Özel çekilmiş, acı mı acı Türk kahvesi. İtalyanların ultra mega shot espresso’larını getirin, mırra yanında hiç kalır. O derece…

Mimtan: Gömlek

Mitil: Döşek. Mitili atmak, döşeği sermek. Bir yere artık yerleşmek, yayılmak anlamında.

Peşkir: Havlu, kurulama bezi.

Sokum: Dürüm. “Sokum isten miiiiiiii” diye bir cümle duyduğunuzda bunu hakaret gibi algılamayın mesela. Aslında “Dürüm ister misin” denilmeye çalışılıyordur, gayet de kibarca bir söylemdir yani. T

Taka: Pencere

Taman: Zaten.

Teker/ Velespit: Bisiklet. Cümle içinde kullanmak gerekirse; “Atla tekere de çarşıdan 6 yumurta kap gel” şeklinde, özellikle Pazar sabahları emir kipi eşliğinde kullanımı da vardır.

Tıskıyit: Hadi canım sen de! Bazen de “Aman Allah’ım” anlamında kullanılabilir.

Zaar: Herhalde. “Zaar bizimkinin gönlü de oğlana düşmüşse…” şeklinde cümle içinde kullanılabilir.

Zibil: Kırıntı şeklinde çöp. Ermeniceden geçen bir kelimedir.

Zorsunmak: Üşenmek

Zumzuk: Yumruk

meke :mısır

2024-05-02T12:16:28Z dg43tfdfdgfd